ikarus hikayesi

ikarus

ikarus

Durun kardeşler bir kırlangıca binip gideceğiz buralardan ve eğer şanslıysak güneşten kanatlarımız yanacak ikarus gibi.Tecrübe aşkın karşında kalıtsız bir askerdir. Sofiler bile yoldan çıkmışsa Melelere halt yemek düşer.

1 dakika yazı yeni başladı aşağıda okuyacağınız yazı tamamen Beyhan ADA’nın Facebook sayfasından çalıntıdır.

Aşk ile…

Hiç şımarmayı bilmedik, şımartılmadık çünkü. Hayatın getirilerinden çoğu zaman, kimi zamansa o günün şartlarından ağır yükler bindi omuzlarımıza. Bazen ağladık sırtımızdaki bu kamburlara, kimi zamansa alıştık bu zorluklar ile yaşamaya. Sabırlı olmayı öğrettiler, direnmeyi. “Güçlü olacaksın” dediler, “bırakacaksın isyan etmeyi”. Çocuk yaşımıza bakmadan olgunluğu kabullenmeyi. Ama göremediler gözlerimizdeki özentiyi. Kaptırmışlardı hayat kavgasına, geçim derdine kendilerini. Onlar çocuklarını aç bırakmıyorlardı ya, tertemiz giydiriyorlardı ya, güçlerinin yettiğince okutmaya çalışıyorlardı ya, görevlerini hakkıyla, emekleriyle veriyorlardı ya yetmez mi? Yetti elbet. Yetti ki , şımarmayı unuttuk, çocukluğumuzu yaşayamadık, yaramazlık yapmayı bilmedik, tatmadık.

 

Hiç mutlu olmayı bilmedik, mutluluğu yaşamadık çünkü. “Evleneceksin, doğuracaksın, büyüteceksin, pişireceksin, yıkayacaksın, sevişeceksin ve senin görevin mutlu etmek” denildi bize. Evlendik, doğurduk, büyüttük, pişirdik, yedirdik, yıkadık, seviştik ama sevişmenin ne demek olduğunu bilmedik. Mutlu da edemedik zaten. Mutlu olmayı bilmeyen mutlu etmeyi nerden bilsindi. Yetti ama bize, mutlu ettiğimizi düşündük mutlu olmaya hakkımız olduğunu unutarak.

 Bundan uzun zaman önceydi, bir aşk çöreklendi yüreğime. Aşk inanç gibidir, ispat istemez, mantıksal bir açıklama beklemez, ya vardır ya yoktur. Olmayanı yaşayacağınızı hayal edersiniz. Hiç beklenmedik bir anda yüreğinize bir dokunur ve sicim sicim dökülüverir aşkın gözyaşları. Işte o zaman aşk ve inancın birbirini nasıl çektiğini anlarsınız. Sonra kupkuru dudaklarında beliren buseler güller açtırır yüzünde, kadın olduğunu anlar ve başlar satırlarına;

Aşka aşık olduğumu nerden bildin cananım,

Eğer aşık olmasaydın, ne bilirdin a canım,

Gercek o ki: ‘’Aşk imiş her ne varsa alemde!’’

Yaşadığım mucizeyi anlatamaz lisanım…

 Dil kalbin aynasıdır derler. Dilin söylediğini yürek tasdik etmezse laftan öte bir şey değildir. Dilim suskun. Yüreğim seni bana getirene müteşşekkür. Ey benim sevgilim, ey benim canım nerelerdeydin şimdiye kadar. Can seni görünce kendinden utanır, bu can artık sendedir, senindir, sendendir. Benim gönülle alakam kalmadı, o gönül senin yerin yurdundur. Çünkü gönül, cana canlar katan aşkınla aydınlığa gitmededir. Sabır gecelerine sığınan suskunluğumu, yüreğim, dayadığım yüreğine aktarmadadır. Sustum.

 Perendem,

Dokunmadan hayali dokunuşlarında titredi bu can, sen oldum, ben oldun, biz olduk. Nasibimdin nasiplendim, sahipsizdin sahiplendim. Görülmeyen bir güçtü bizi bize çeken, görülmeyen bir aşktı dillendirilemeyen. Gözüm gönlüne vuruldu gönlün nefesimle yoğruldu. Yoğruldukça sana kabardım ve usulca mayalandım.

 Çocukluğum,

Hani özendiği birşeyi olur da, alınamadığı için, ümit ederek bekleye bekleye, beklediğini unutarak yaşamaya devam eder de, hiç beklemediği bir anda beklediğini buluverir ya, duyuverir ya, içindeki yaramaz çocuk çıkar ortaya, dolar gözleri, acır yüreciği. işte en küçük dokunuşla hayali bir üfleyişle yüreğimdeki çocuğu canlandırdın ey sevgili…

Yarenim,

Yarımdın, yarımdım, gelişinle tamamlandım. Işık renk için varsa aşık da denk için vardır, seninle renklendim, seninle denklendim. Yarimdin, yaramdın. Yaramdan da hoşnutum, yarimden de.

 Aşk ile…

Beyhan…

2 Comments

  1. Hikayeler, yasamlar, yasanmisliklar, yasanamamisliklar ya da… paylasildikca anlam kazaniyor degil mi? sereflendirdin beni dersem cok mu havaya girmis olurum bilmiyorum ama simdi daha bir sevdim yaziyi…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Pin It on Pinterest